Matruska

Çünkü onlar bilmiyor yavrum
Nasıl yansır suya
İçsel bir hikayenin silüeti
Sen biliyorsun ama
Neden yükselir sesi bir annenin
Ve nasıl gün boyu
kıyıya vurur kendini.


Çünkü onlar bilmiyor yavrum
Anneliği;
yaş aldırmak,
okula yazdırmak
ve bıkıp usanmadan peşin sıra
Halıdan oyuncakları kaldırmak sanıyorlar.
Ya da annelik deyince
Daha çok yedirmeyi
Daha kalın giydirmeyi
Ve daha öfkesiz evlat yetiştirmeyi hatırlıyorlar..


Oysa tüm bunlar kabuğu
Çoğu kadının kalbinin üzerinde
Annesinden hatıra taşıdığı yaralarının.
Kabuğu bunlar
oldurmaya çalıştıkça ölen yanlarının
kabuğu;
uğruna saçların süpürge edildiği
insan yetiştirme sanatının…
Yok, sakın yanlış anlama
Kızmıyor ya da kırılmıyorum onlara
Çünkü seninle öğrendim ben
Doğum;
bedenden ruha çoğalan bir matruşka gibi
O yüzden zordur annekadınlar için
Dengede tutmak benliği..


Çünkü;
kabul edemediği gebelikleri vardır her kadının içinde
Düşükleri olmuştur elbet
hayallerinin toz pembesinde
Ya da
bir başına kalınca imtihanların ortasında
birikince keşkeleri,
çoğalınca pişmanlıkları
vardır kendi elleriyle yana yakıla
gerçekleştirdiği kürtajları..
vardır,
bir adı da ‘açmamış tomurcuk gül’ olan hatunların
dokuz ay karnında taşıdığı
dile söze gelmez acıları.
ve tam doğuracakken içinden
nur topu gibi bir kendi’ni
vardır,
tahammül edilemeyen sancıların
kadınların ruhunu yormuşluğu
ve çaresizce
tekamül vaadetmeyen doktorlara
teslim olmuşluğu
vardır,
hiç kendine gebe kalmamış ebelerin
bebeğin eşini içerde unutmuşluğu
ve belki de bu yüzdendir kadınların
imtihan aynalarındaki
sır’rın soyulmuşluğu…


Çünkü onlar bilmiyor yavrum
Ne ebeler, ne doktorlar..
Nasıl sıcağın gözünde sular, kadınlar
yeşillensin diye annelik bahçelerini
ne çok özenle budarlar,
fedakarlık güllerini
ve nasıl ayrıştırırlar kuru yapraklardan
sabır sıklemenlerini…
Bilmiyorlar
daldıkça bir anne, bahçesini tımara
nasıl birikir su
çiçek köklerindeki çukura
ve suyu görünce neden çıkarır börtü böcek
başını, yuvasından dışarıya.
Bilmiyorlar,
aynı o böcekler gibi
Gün yüzüne çıkar annenin de
çocukluk hikayesi..

Bilmiyorum, böylesine derinden duyman sesimi
Her şiirimde adımlaman içimdeki ülkeyi
Ne kadar değiştirecek senin hikayeni
Bilmiyorum,
utanacak mıyım yıllar sonra
Okuduğunda bu satırları
Ya da gösterecek mi sana
Kendine ulaşacağın patikaları..
Kim bilir belki
Ne çok yazmış, diyeceksin arkamdan
Ne çok yanmış..
Ya da belki mırıldanarak
nasıl içini bunca derin kazmış
O gün hayatta olursam
Sen bu hikayeye dahil olurken
Bir örtü yayacağım kucağına
Ve bir avuç ekşi maya, avucuna.
Tadına bak, diyeceğim sana
Kıvamını bulsun diye
Bir tutam ekşi katmıştır Yaratan,
büyümenin hamuruna

O yüzden boy atarken
ağrır çocukların eklemleri
O yüzden anne olunca
bozulur kadınların denklemleri..

Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

About sumeyranurcan

yol hali...
Bu yazı Arsiv içinde yayınlandı ve , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın