Kivi

Bir yarışma programına denk geldim
Geçen gün televizyonda
Daha hızlı olgunlaşmasını istiyorsanız, diyordu
Pazardan aldığınız kivilerin
Olgun meyvelerin yanında
Bir müddet bekletin.
Yorgundum, devamını izleyemedim.
Lakin imkân olsaydı arayıp
Canlı bağlanmayı deneyecektim.


Ben diyecektim
İsmini vermek istemeyen bir seyirci
Evli,
İşte bildiğiniz klasiklerdendir, hikâyesi.
İçinde, bir türlü büyüyemeyen bir kız,
Kucağında iki küçük bebeği
Ve bir de eşini sayarsanız eğer
Ben diyeyim dört çocuk
Siz düşleyin zorlu bir varoluş serencamesi…
Soruma gelecek olursak efendim,
Az önce dediniz ki
Olgunların yanına koyun hamları
Çünkü birbirine dokundukça
Lezzete inkılab edecek, acılıkları
Söylediklerinizi dinlerken ben
Buzdolabının önünde buluverdim kendimi
Poşetlerinden çıkarıp yan yana
Sepete yerleştirdim meyveleri
Fakat tam kapısını kapatacakken dolabın
İçimde derin bir ürperti
Hayatım gözleriminin önünden geçerken
Bir ses usul usul seslendi:


Otuz yılı aşkın süredir
Aynı ağacın üzerinde
Sallanmakta yüreğin.
Ne kara kışta düştün dalından
Ne de ilkbaharda
Çiçeklendin canından
Ne söküp aldı bu âlemden acı bir yel, seni
Ne budadı bahçıvanın
Kuruyup kalmış gövdeni.
Öylesine tatsız tuzsuz
Ve öylesine ham bir meyvesin ki
Kuşlar bile bu mevsim
Didiklemeden gövdeni,
uçup gitti.
Meyve kurtları desen, bilirsiniz.
Dilinden bal akanları
Ve kendini cömertçe paylaşanları
Yurt belliyorlar ekseri.
Hatta konu komşu bile uyanmış
Daha doğaldır diye, pazara gidince
Çürük çarık meyveleri alıyorlarmış.
Hâsılı, cancağızım
sen böyle
Sert duruşlu, garip huylu
İndirim reyonlarına koysan da
Kimselere beğendiremezsin ruhunu…


Haklısın dedim,
gaipten gelen bu sese
Haklısın ama kim bilir belki de
Hemen kıramıyorum diyedir kabuğumu
İlk düştüğüm avuçta
Ya da beni tanıdıkça dostlarım
buruk bir tat bırakıyordur yaralarım,
ağızlarında.
Hem sen bilmiyorsun
Ne olduracak kadar besledi beni toprağım
Ne öldürecek kadar gevşetti iplerimi…
Öylece kalakaldım kendimin kuytusunda
Belki de bu yüzden uzamadı ağacımın boyu
Yeterince göremedim güneşi.
Ya da hakkıyla ememedim çocukluğumun göğsünden
Yaşama sevinci içeren mineralleri…

İşte böyle efendim,
Bir bilseniz bu garip ses bana
Daha neler neler söyledi
Ama
Yormak istemiyorum artık sizi
Zaten anlamışsınızdır bunca laf-u güzaftan
Eni konu bir olmamışlık hissi…
İşte ben de bu yüzden bölmüştüm muhabbetinizi
Rica etsem söyler misiniz hanfendiciğim
Bir kivi kadar
Taze ve lezzetli hissedebilmem için kendimi
Hangi dostun yanıbaşında
Bekletmeliyim yüreğimi?

Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

About sumeyranurcan

yol hali...
Bu yazı Arsiv içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın